Her şeye ilaçtır denilen zaman bu kez dert vermeye başlamıştı. Birden ümitsizliğe kapıldı. Acaba iki gün sonrası sevgililer günüdeki randevuya Gül hanim gelmeyecek miydi? Ya gelmezse iki gün önceden hazırladığı paket Kırmızı gülleri ne yapacaktı. Çaresiz olduğunu anladı. Dizlerinin bağı çözüldü yatağına uzandı ve ayın on dördünü karamsar bir şekilde hayal etti. Buluşacakları pastaneye gitti. Elindeki güller taptaze duruyordu. Saat geldi ama GÜL hani ortalarda yoktu.
Ümidini keserek gülleri masada bırakarak çıktı. Yolda yürürken hayatından GÜL hanımı ve onu hatırlatacak her şeyi çıkarmaya karar verdi. Önce yatak odasındaki kırmızı gülleri kaldırdı. Sonra günlüğünü. İçindeki gül sevgisi hariç her şeyi silmenin çok kolay olacağını düşünüyordu. Mazide onu hatırlatacak ne varsa hayatımdan çıkarmalıyım derken, annesi delikanlıya seslendi. Oğlum kardeşin GÜLFEM çok gecikti merak ediyorum başına bir şey gelmiş olmasın diye...
Delikanlı irkildi. Kardeşinin ismi de GÜL Hanımı hatırlatıyordu. Annesinin adı GÜLDESTE idi ve bunları silmek imkansızdı. Şöyle bir düşündü gül adını... Peki ilkokul ve mahalle arkadaşı GÜLÇİN ’i, babasını doğduğu Köyde tanıdığı GÜLPEMBE ’yi, kuzeni GÜLSÜM ’ü, tarih öğretmeni GÜLSEMİN hanımı, lise yıllarındaki sınıfın en güzel ve en terbiyeli kızı GÜLTEN’ ‘i nasıl silecekti hayatından. Sonra bunların bir kısmıyla çok görüşmediğini düşündü ve belki dedi... Akabinde kendisine hediye edilen GÜL VE BEN Kitabını düşünerek olacak gibi değdi dedi. Evlerinin bahçesindeki güller ne olacaktı?
Ya adına GÜLNAZ dedikleri evin salonunda durmadan öten kanarya... Hayatında bir çok şey GÜL hanımı hatırlatıyordu...GÜL Hanımı unutamıyordu. Onu hatırlamaya ve bunun getireceği acıya dayanamayacağını düşünerek ölüm tek kurtuluş dedi. Öldüğün de ilk aklına gelen şey mahallede ki yaşlı kadın GÜLBEYAZ teyze gelerek Kur’an okuyacaktı başucunda. Sonra yıkayacaklar, kefenine bol miktar da GÜL SUYU dökeceklerdi ve omuzlarda aile mezarlığına götürülecekti. Mezarlıktaki yazı aklına geldi. GÜLSOY aile mezarlığı yazıyordu. Ya mezarına her ölüm yıldönümünde getirilecek olan güller. Avazının çıktığı kadar bağırmak geliyordu içinden GÜLSÜZ OLMAZ diye.
Omuzuna bir el dokundu ve gözünü açtığında annesi GÜLDESTE hanımdan GÜL hanım diye birinin telefonda olduğunu duyunca heyecandan annesinin yanağından öptü ve GÜLSÜZ OLMAZ diye bağırdı. Telefonla buluşma yerini ve saatini bir kez daha konuştular. Telefonu kapattığın da bütün bu hayal ettiği kabusun beş dakika içinde olduğunu düşündü ve iki gün sonraki sevgililer gününden önce günlüğüne bir sayfayı dolduracak kadar GÜL'SÜZ OLMAZ diye yazdı...
(Hikaye BEKİR K Ahıskalı’ nin DÖRT MEVSİM SEVMEK isimli kitabından alınmıştır.)
Cok hos.Gülsüz olmaz elbette.
YanıtlaSil