Çocuklar pencereden sokak lambasına bakıyorlar. Karın yağışı gece karanlıkta en güzel sokak lambasının ışığında belli olur rüzgarın yönüne göre kar taneleri süzülerek aşağı inerler. Sobaları yanıyor anneleri yeni meşe odunu atmış sobaya atarken sobadan azda olsa tutuşan meşelerin o güzel kokusu yayılmış odaya.
Dışarıda uğuldayan bir fırtınayla kar yağmaya devam ediyor.
Anneleri akşam olmadan çamaşırları yıkamış yarın okul var çocukların okul önlüklerini kurutmak gerek. Sobanın borularında tel bir çamaşırlığa asılmış yakalar ve okul çorapları çoktan kurumaya başlamış.
Çocuklar sobanın üzerindeki çaydanlıktan çıkan buhardan buğulanmış pencerede isimlerini yazıyor bir şeyler resimliyorlar. Birbirlerinden önce davranmaya çalışarak pencereden yazılmadık çizilmedik yer bırakmıyorlar.
Anneleri dışarı çıkıyor. Daha çok üşümemek için en hızlı bir şekilde çamaşırların mandallarını çıkarıp soğuktan sertleşmiş taş kesilmiş çamaşırları içeri alıyor. Sobanın arkasında koyuyor. Dışarıdan gelen çamaşırlarla birlikte kar kokusu içeriye doluyor. Çamaşırların üzerinde kar var çocuklar sertleşmiş çamaşırlar üzerindeki karları alıp sobanın üzerinde koyup hışırdayıp buharlaşmasını seyrediyorlar.
Sobanın arkasında yumuşamış çamaşırları evin annesi tahtadan aynı resimde gördüğünüz çamaşırlıktan getiriyor tek tek asıyor çamaşırları. Çamaşırlığı da sobanın arkasına koyarak o hafta sonu çamaşırları sabaha kadar kurutmak için uğraşıyor sobaya yakın yerler önce kuruyor. Sonra diğer tarafları kurutmak için çevriliyor.
Bu fotoğrafı nette gezerken gördüm. Bizim küçükken çamaşırlığımız aynen bu resmdeki gibiydi. Bende bir sürü anıyı canlandırdı. Bazen kazaklarımızın kıyıları sobanın hararetinden yanmış ve renk değiştirmiş olurdu.
Sobanın üzerinde kaynayan güğümün yada çaydanlığın hışırtısı bir müzik gibi gelir, dışarıdan üşüyüp gelince sobanın arkasındaki mindere şöyle kıvrılıp o kaynayan suyun hışırtısıyla uyumak kadar güzel bir duygu var mıydı?
Yada kaynayan çaydanlıktan yayılan demlenmiş çayın kokusu. Yada üzerinde kestane kebap yapmak. Okula gitmeden ısınan soba borularında mendimizi, yakalarımızı ütülemek. Aman dikkat her an elimizi de yakabiliriz.
Annelerimizin ördüğü kazağı o sıcak sobalı odalarda da ısrarla giyerdik. Diğer odalar hep soğuktur. Yatmadan önce diğer odaların kapıları açılır ve ısıtılırdı. En güzeli de sobanın arkasında kıvrılarak radyodan arkası yarınları annemizle birlikte dinlemek. Sobanın üzerinde mutlaka bir kolonya dökerek mavi alevi görmeye çalışmışmak. Soba puppffff diye tütünce korkmayan böle bir anısı olmayan yoktur. Sobanın olduğu yerde uyumaya çalıştıysan eğer sobanın üst deliğinden kırmızı sarı alevlerin dansını seyretmek. Mandalina, limon ve portakal kabuklarının sobanın üzerinde yanarken verdiği kokuyla mest olmak. Galiba en güzelide kestane kebap yapmak.
işte sobalı evlerde kış ve çocuklar.
bir çamaşırlık nerelere getirdi gördünüz mü?
Yürekten Damlalar
hımmm. geçmişi anlatıyormuşsun.
YanıtlaSilyani şimdi ben soba görmeyeli püüüüü çok oldu.
:)
sevgili deep;
YanıtlaSilevet aynen püüüü çok oldu ama
özlemde doldu
sevgiyle...
tıpkı aynı
YanıtlaSilhatta tıpkısının aynısı...çocukluğum, sobamız, her daim sıcak evimiz
rahmetli babamın sobanın üzerine tek tek dizdiği kestaneler
pişenleri soyarak bize vermesi
:((
önce dışarı asılan çamaşırların akşam olmadan toplanması, sobanın etrafına dizilmesi ve biraz isli soğuğun kokusu
biliyor musunuz ben en çok o kokuyu sever(d)im
özlerim, ama yok artık
şimdilerin kaloriferli evlerinde hala üşümekteyim
ve evet ben de soba görmeyeli püüüüüü çok oldu :)
sevgili küçük hala;
YanıtlaSilevet haklısın biliyomusun
babamı anlatmamışım
sen yazınca düşündüm
evet benim kestane kebap ustası babam dı
ne güzel günlerdi değil mi
şimdi çocuklarımıza anlattığımızda
en kadar ilginç geliyor onlara
bilemezsin
meleğime bu çamaşırlığı nette bulduğumda ona söyledim.
bak dedim bu bizim çamaşırlığımızın aynısı dedim
anne çok güzelmiş şimdikiler gibi değil doğal ahşap ne hoş dedi
ilgine teşekkürler
sevgiyle...
yürekten damlalar ismine layık: yüreğinden dökülen ılık ılık,sımsıcak damlaları iliklerime kadar hissettim..çok güzel yazmışssın tebrikler.blogunu izlemeye aldım.bloguma ve hediye çekilişime bekliyorum.sewgiyle esenlikle kal:)
YanıtlaSilsevgili Moda Gezgini;
YanıtlaSilevet bende size geldim
teşekkür ederim
hediye oluyor
çekiliş felan deniliyor
nasıldır bilmem ama
tamam geleceğim
sevgiyle...
AH o zamanlar içimizde sıcacık çevremizde di mi? :))
YanıtlaSililahi o sobaların çamaşır kurutma tellerinde o güzelim kazaklarımız ne kadar çok sararmıştı..borulara yakın durduğunda..:))
ya kestane patlatmalar,portakal kabuğu kokutmalar..:)) okuldan dönüşte sobanın arkasında kedi gibi mayışmalar ..of ya sağolasın nelerelere gittim..:))
crazy;
YanıtlaSilpeki resimdeki çamaşırlık
bir şey hatırlatmadı mı?
sevgiyle...
mimin var bende.
YanıtlaSilNasılız bu ara..?..:))
YanıtlaSilsevgili crazy;
YanıtlaSilteşekkür ederim
ya siz nasılsınız ;)
Harika yazmışsınız. Daha güzel anlatılamazdı. Bir sobalı nostalji cafesi olsada gitsem.
YanıtlaSilsevgiler