28 Kasım 2010 Pazar

GiTMeLeR

 
Çok sevdiğin birini kaybedersin,
bir trenle gider,
bir uçakla gider,
bir tabutla gider,
yada
işte ........ gider.

Geriye dönmeyecektir.
bir daha hiç sevmeyeceketir,
sarılmayacaktır,
yazmayacaktır,
bir daha hiç olmayacaktır işte...

Bazı kelimeler sende kalır.
fotoğrafları,
şiirleri,
mektupları,
aşkları,
sevdaları,
yağacak yağmurları,
ışıltıları,
ve
dudaklarını kemirir bazı kelimeler söyleyemezsin..
söylüyemeyeceksindir.
artık o kelimeleri kimseye veremezsin de
sende de kalamazlar.
o zaman bırak dökülsün kaleminin ucundan

bazende giden gittiği anlaşılsın diye
başkalarını da öldürüp giderler
  

 yıl 2010
mevsimlerden sonbahar
kasım sonları ama sanki nisan gibi
siyah kazağım üzerimde hiç vazgeçemediğim,
saçlarım;
savruk ve rahat arkadan tepeden toplamışım,
üzerimde siyah yeleğim var
birazdan hava soğursa diye önlem :)
işte yine yazıyorum
sanki birazdan hepsi gidecekmiş gibi bir teleşla....
fotoğraflar son istanbul gezisinden
bizi götürüp getiren  sevgili dostlarımız
turizm şirketine teşekkür ediyoruz.

27 Kasım 2010 Cumartesi

CaNıMıN iÇi "FiRaRiYe"


İnsan ki eşrefi mahlukattır,
içindeki semavi özü keşfetmekle yükümlüdür.
Çıkacaksın yollara, kendine doğru git gidebildiğin kadar.
Keşif boynumuzun borcudur.
Kendimizi keşfetmek,
aşkı keşfetmek,
dünyayı keşfetmek,
Öteki'ni keşfetmek... (…)


Çakılı kalmamak sırf alışkanlıklardan ötürü demir attığın koylara.
Çıkmak oralardan, geçmek dalgakıranların beri tarafına,
bilmediğin memleketlere varmak, tatmadığın yemekler yemek,
sözlerini anlamadığın şarkılarla içlenmek, risk almak,
dağılmak ve parçalanmak ve hasret çekmek buram buram,
gurbetin tadına bakmak ve kendini yabancının gözünden görmek,

şaşırmak yeniden,
şaşırmak bir çocuk gibi dünyanın hallerine,
çeşitliliğine, güzelliğine, acımasızlıklarına...
şaşırmak ölene kadar...
şaşırma kabiliyetini hiç yitirmemek...
budur son tahlilde Âdemoğullarına, Havvakızlarına kendilerini keşfettirten serüven.

elif şafak



fotoğraflar son istanbul gezimizden

10 Kasım 2010 Çarşamba

ATAM

Uzun uzun kavaklar

Dökülüyor yapraklar

Ben Atam’a doymadım

Doysun kara topraklar!
İşte hep bu şiir gelir aklıma her 10 kasımlarda…

Her 10 kasım’da mutlaka bir şiir okurdum. Okurdum ama ne okuma öyle bir yürekten gelirdi ki göz pınarlarıma hakim olamazdım. Duygu yoğunluğumun sebebi ona olan sevgi ve özlemdi. Onu bize ne kadar güzel anlatmış ve öğretmiş öğretmenim.

Kutlama hazırlıkları zamanı gelir. Ben seçilmişim şiir okumada öğretmenin şiirimi verir ben ezbere başlarım. Evde çalışıyorum annem nasıl okumalıyım bir kez de ondan dinlerim. Öğretmenim zaten gerekli bilgileri vermiştir. Şuraları vurgulayacaksın. Hissedeceksin. Bak şurada şunu demek istemiş diyerek Atamızın yaşadığı tarihlerin bilgilerini tekrar anlatır öğretir bize.
Evde hazırlanmaya devam... Anneme okuyorum evet artık ezberlemişimdir. Akşam olur sofra hazır babamı bekliyoruz. Babam gelir, Baba okuyabilir miyim şiirimi diyerek başlıyorum şiirime okuyorum, babam beğenisini kocaman bir öpücükle belli ediyorum. Artık eminim şiirimi güzel okuyabilirim ve ezberim hazır.

Sabah okula gidiyorum. Giderken bahçedeki kasımpatılarından da bir demet yapıyor annem

Okulda atamızın büstünü kasımpatılarıyla süslüyoruz.


Saat yaklaşıyor ve her 10 kasımda olduğu gibi dökülen yapraklarla birlikte saat 9:05 de siren sesleriyle atamıza saygı duruşu.


Ve onun yüceliğini ve ilkelerini anlatan şiirler konuşmalar.


Her 10 kasımda seni özlemle anacağız ATAM


İlkelerin sonsuza dek yaşıyacaktır.

9 Kasım 2010 Salı

aNToNio ViVaLDi



"Mandalina Ağacı"na armağanımdır
Antonia Vivaldi 1678 Venedik doğmuş,1741 Viyana'da hayata gözlerini yummuştur.
İtalyan Barok Klasik Müzik bestecisi, virtüöz kemancı ve Kızıl Rahip adıyla anılırmış.

Beşyüzden fazla konçerto bestelemiş ve konçertonun babası olarak anılır.
En beğenilen eseri "Dört Mevsim Konçertosu"dur.

Vivaldi hayalinde canlandırdığı resimleri müzik halina getirmiştir.
Eserlerini hayallerine verdiği başrolü açıklayıcı sonelerle destekler.
Dört Mevsim konçertosunda mevsimler kendi özellikleriyle anlatılmıştır. Vivaldi'nin bu eseri uzun yıllar sonra Beethoven'a da ilham kaynağı olmuş ve "Pastoral Senfoni" bu şekilde ortaya çıkmıştır.

Mandalina Ağacına SeVGiYLeeee...

7 Kasım 2010 Pazar

VaR oLMa SeBeBiMe

Ellerimde havada tutuyorum sadece iki elimin avuçlarını dolduruyor.
Soruyorum anneme
- Anne bebeğim acaba yürüyecek mi?
zamanı geliyor yürüyor
soruyorum anneme daha uzattığım parmağımdan tutunarak yürüyor bir desteğe ihtiyacı var soruyorum anneme
- Anne ne zaman "anne" diyecek
zamanı geliyor "Anne" diyor koşuyor sarılıyor
kokusuyla ediyor sarhoş
zamanı geliyor sorular hep devam ediyor
okula gidiyor
okumayı öğreniyor
başarılar elde ediyor
çaktırmadan gurur duyuyorum
zaten poh pohuda sevmiyor

Her hareketinde gizli bir gurur duyuyorum
her seferinde nefesimin kesilmesi
heyecanı hiç bitmeyen ne güzel bir masal bu
sana sahip olmak duyguların en yücesi

senle sahip olduğum sıfatın keyfiyle
her yerimde sen varsın
hayat sana hep cömert olsun meleğim...
hiç bir hayalim yok senle
hep süprizler yaşat bana
senden gelen herşeye razıyım

 Var olman, varolmama sebep
Beni hayatta senden daha çok huzurlu kılacak bir nedenim yok ki!
iyi ki varsın!
iyi ki doğdun bebişim
dünyanın en güzel tatlısı sensin

annesinin meleğine...

4 Kasım 2010 Perşembe

NaR SeVDaSı

harika meyvedir,
hapır hupur agza atılır, sonra en sonunda cekirdekler agızda kalır ve onu dökersin.
ya da hapIr hupur agzına atıp,
bir kere cigneyip yutarsIn, cok zevk alIrsIn, ama midende nar agaci cıkar. J


Sembolik bir meyvedir.
Anadolu'daki antikite uygarlıklarında gunun bereket tanricasi her kimse,
Mesela kybele olabilir,
onun elinde bulunur; bereketi, dogumu, çogalmayı temsil eder.

Osmanlı kültüründe,
yine Anadolu'dan gelme bir çogalma sembolü olarak, sevilen kıza göderilir ki,
evlenme teklifi anlamı tasır.

içimdeki nehirin
yüzdüğüm nehirlerden
daha hızlı aktığı oluyor.
 
ellerimde ışık demeti
sevdamın kıyılarında
kaçak gezerken

dengelenirken
elimdeki hayat ışığıyla
sobelesem mi ki güneşi


tutunsam mı
nardaki çatlaktan


-fotoğraflar bugünkü semt pazarımızda çektim-

"Su gelen yar olaydı, elinde nar olaydı" diye Sarkısı da vardır.

2 Kasım 2010 Salı

HüRReM SuLTaN KoLYeM

 


merhabalar


bugün son Osmanlı takıları benzetmelerimden bir tanesini sizlerle paylaşmak istedim
yoğun geçen günlerimin içine bir şeyler üreterek renk katmaya çalışıyorum.

Ara ara resim yapıyorum

Arada sırada da kolyeler tasarlıyorum.

sizlere sunacak kadar güzel olanlarını da fotoğraflarını çekip sizlerle paylaşıyorum.


Bu çalışmam tafta kumaştan uzun bir çalışmayla çıkardığım kalıpla kestiğim gerdanlık kumaş üzerine doğal taşlar, gümüş boncuklar, gümüş teller, gümüş objeler ve en önemlisi ve en değerlisi antika kumaş ve yeminiler, iğne oyalarında derlemelerle

O güzel beğenilerinize sunuyorum.

YaReDiR SiNeDe EsKi SeVGiLi

Yaredir sinede eski sevgili Eski sevgili eski günler Hayata baksana takmıyor kimseyi Hiçbir şey diriltmez artık geçmişi Ya...