2 Şubat 2011 Çarşamba

ÇaMaŞıRLıK

Çocuklar pencereden sokak lambasına bakıyorlar. Karın yağışı gece karanlıkta en güzel sokak lambasının ışığında belli olur rüzgarın yönüne göre kar taneleri süzülerek aşağı inerler. Sobaları  yanıyor  anneleri yeni meşe odunu atmış sobaya atarken sobadan azda olsa tutuşan meşelerin o güzel kokusu yayılmış odaya.
Dışarıda uğuldayan bir fırtınayla  kar yağmaya devam ediyor.
Anneleri akşam olmadan çamaşırları yıkamış yarın okul var çocukların okul önlüklerini kurutmak gerek. Sobanın borularında tel bir çamaşırlığa asılmış yakalar ve okul çorapları çoktan kurumaya başlamış.
Çocuklar sobanın üzerindeki çaydanlıktan çıkan buhardan buğulanmış pencerede isimlerini yazıyor bir şeyler resimliyorlar. Birbirlerinden önce davranmaya çalışarak pencereden yazılmadık çizilmedik yer bırakmıyorlar.
Anneleri dışarı çıkıyor. Daha çok üşümemek için en hızlı bir şekilde çamaşırların mandallarını çıkarıp soğuktan sertleşmiş taş kesilmiş çamaşırları içeri alıyor. Sobanın arkasında koyuyor. Dışarıdan gelen çamaşırlarla birlikte kar kokusu içeriye doluyor. Çamaşırların üzerinde kar var çocuklar sertleşmiş çamaşırlar üzerindeki karları alıp sobanın üzerinde koyup hışırdayıp buharlaşmasını seyrediyorlar.
Sobanın arkasında yumuşamış çamaşırları evin annesi tahtadan aynı resimde gördüğünüz çamaşırlıktan getiriyor  tek tek asıyor çamaşırları. Çamaşırlığı da sobanın arkasına koyarak o hafta sonu çamaşırları sabaha kadar kurutmak için uğraşıyor sobaya yakın yerler önce kuruyor. Sonra diğer tarafları kurutmak için çevriliyor.
Bu fotoğrafı nette gezerken gördüm. Bizim küçükken çamaşırlığımız aynen bu resmdeki gibiydi. Bende bir sürü anıyı canlandırdı. Bazen kazaklarımızın kıyıları  sobanın hararetinden yanmış ve renk değiştirmiş olurdu.
Sobanın üzerinde kaynayan güğümün yada çaydanlığın hışırtısı bir müzik gibi gelir, dışarıdan üşüyüp gelince sobanın arkasındaki mindere şöyle kıvrılıp o kaynayan suyun hışırtısıyla uyumak kadar güzel bir duygu var mıydı?
Yada kaynayan çaydanlıktan yayılan demlenmiş çayın kokusu. Yada üzerinde kestane kebap yapmak. Okula gitmeden ısınan soba borularında  mendimizi, yakalarımızı ütülemek.  Aman dikkat her an elimizi de yakabiliriz.
Annelerimizin ördüğü kazağı o sıcak sobalı odalarda da ısrarla giyerdik. Diğer odalar hep soğuktur. Yatmadan önce diğer odaların kapıları açılır ve ısıtılırdı. En güzeli de sobanın arkasında kıvrılarak radyodan arkası yarınları annemizle birlikte dinlemek. Sobanın üzerinde mutlaka bir kolonya dökerek mavi alevi görmeye çalışmışmak. Soba puppffff diye tütünce korkmayan böle bir anısı olmayan yoktur. Sobanın olduğu yerde uyumaya çalıştıysan eğer sobanın üst deliğinden kırmızı sarı alevlerin dansını seyretmek. Mandalina, limon ve portakal kabuklarının sobanın üzerinde yanarken verdiği kokuyla mest olmak. Galiba en güzelide kestane kebap yapmak.
işte sobalı evlerde kış ve çocuklar.
bir çamaşırlık nerelere getirdi gördünüz mü?
Yürekten Damlalar

12 yorum:

  1. hımmm. geçmişi anlatıyormuşsun.

    yani şimdi ben soba görmeyeli püüüüü çok oldu.
    :)

    YanıtlaSil
  2. sevgili deep;

    evet aynen püüüü çok oldu ama
    özlemde doldu

    sevgiyle...

    YanıtlaSil
  3. tıpkı aynı
    hatta tıpkısının aynısı...çocukluğum, sobamız, her daim sıcak evimiz
    rahmetli babamın sobanın üzerine tek tek dizdiği kestaneler
    pişenleri soyarak bize vermesi
    :((
    önce dışarı asılan çamaşırların akşam olmadan toplanması, sobanın etrafına dizilmesi ve biraz isli soğuğun kokusu
    biliyor musunuz ben en çok o kokuyu sever(d)im
    özlerim, ama yok artık
    şimdilerin kaloriferli evlerinde hala üşümekteyim

    ve evet ben de soba görmeyeli püüüüüü çok oldu :)

    YanıtlaSil
  4. sevgili küçük hala;

    evet haklısın biliyomusun
    babamı anlatmamışım
    sen yazınca düşündüm
    evet benim kestane kebap ustası babam dı
    ne güzel günlerdi değil mi

    şimdi çocuklarımıza anlattığımızda
    en kadar ilginç geliyor onlara
    bilemezsin
    meleğime bu çamaşırlığı nette bulduğumda ona söyledim.
    bak dedim bu bizim çamaşırlığımızın aynısı dedim
    anne çok güzelmiş şimdikiler gibi değil doğal ahşap ne hoş dedi

    ilgine teşekkürler

    sevgiyle...

    YanıtlaSil
  5. yürekten damlalar ismine layık: yüreğinden dökülen ılık ılık,sımsıcak damlaları iliklerime kadar hissettim..çok güzel yazmışssın tebrikler.blogunu izlemeye aldım.bloguma ve hediye çekilişime bekliyorum.sewgiyle esenlikle kal:)

    YanıtlaSil
  6. sevgili Moda Gezgini;

    evet bende size geldim
    teşekkür ederim
    hediye oluyor
    çekiliş felan deniliyor
    nasıldır bilmem ama
    tamam geleceğim

    sevgiyle...

    YanıtlaSil
  7. AH o zamanlar içimizde sıcacık çevremizde di mi? :))
    ilahi o sobaların çamaşır kurutma tellerinde o güzelim kazaklarımız ne kadar çok sararmıştı..borulara yakın durduğunda..:))

    ya kestane patlatmalar,portakal kabuğu kokutmalar..:)) okuldan dönüşte sobanın arkasında kedi gibi mayışmalar ..of ya sağolasın nelerelere gittim..:))

    YanıtlaSil
  8. crazy;

    peki resimdeki çamaşırlık
    bir şey hatırlatmadı mı?

    sevgiyle...

    YanıtlaSil
  9. sevgili crazy;

    teşekkür ederim
    ya siz nasılsınız ;)

    YanıtlaSil
  10. Harika yazmışsınız. Daha güzel anlatılamazdı. Bir sobalı nostalji cafesi olsada gitsem.
    sevgiler

    YanıtlaSil

çok naziksiniz demekki yoruma değer buldunuz efendim çok çok teşekkür ediyorum en kısa zamanda aktif edeceğim ve bloğunuza uğrayacağım sevgiyle kalın.

YaReDiR SiNeDe EsKi SeVGiLi

Yaredir sinede eski sevgili Eski sevgili eski günler Hayata baksana takmıyor kimseyi Hiçbir şey diriltmez artık geçmişi Ya...